İngiltere’de hangi şehirde kişi başına en fazla rock gurubu bulunur? Radiohead’e göre bu kendi yaşadıkları şehir olan Oxford. (Oxford, aynı zamanda Ride ve Supergrass’ında çıkış yaptıkları şehirdir) Gurubun beş üyesi de Oxford’un yerlisi. İlk olarak grup üyelerinden Thom Yorke ve Colin Greenwood; Joy Division’a, Magazine ve farklı giyim tarzlarına olan ilgileri yüzünden Abingdon’da tanıştılar.
Bir diğer solist ve gitarist olan Ed O’Brien ise guruba daha sonra katıldı. Guruba katılması sebebi ise Thom’un onu Morrisey gibi cool bulmasıydı. Daha sonra Colin’in küçük erkek kardeşi Johnny de topluluğa armonikasıyla katıldı. Fakat beşli ilerlemekte olan kariyelerine, gruptaki bir çok üyenin üniversite yollarına düşmesiyle ara vermek zorunda kaldı. Sırasıyla; Thom, Exeter Üniveristesi’ne Güzel Sanatlar ve Edebiyat okumaya, Ed, Manchester’a politika okumaya ve Colin’le Phil’de, Cambridge ve Liverpool’a İngiliz Dili okumaya gitti.
1991 yazında okulları biten grubun tüm üyeleri, Oxford’da tekrar toplandılar. Ve sonunda grup ismini Talking Heads’in; “True Stories” albümünde yer alan bir parçanın olan “RADIO HEAD” olarak değiştirdi. Radiohead üyeleri, kendilerine verilen diğer sorumlulukları bir kenara bırakıp, grubu ciddi bir şekilde ele almalarıyla birlikte, haklı başarılarını kısa sürede yakaladılar. Yaptıkları ilk çalışmalarla birlikte yirminin üzerinde plak şirketi grupla anlaşma yapmak için sıraya girdi.
Radiohead ilk çıkışını 1992 yılında 'Drill' adlı i EP ile İngiltere'de gerçekleştirdi. Parça, onların bir çok radyo programına çıkmalarına ve sadece bir kaç isim saymak gerekirse PJ Harvey, Tears For Fears ve James gibi gruplarla turnelere çıkabilmeleri için yeterli oldu. Fakat tabii ki bu sadece bir başlangıçtı. Daha sonra yapacakları ‘Creep’ adlı parça kariyerlerini bir anda tamamen değiştirecekti.
‘Creep’, iki sene boyunca İngiltere’de bir numarada kalmayı başardı. Yabancılaşmaya sunulan bir şükran duası olarak algılanan parça, 1993 yılında çıkardıkları albümleri “Pablo Honey”deki diğer şarkılarla da benzerlik gösteriyordu. Bazı ‘Creep’ hayranları göreceli bir hoşgörüsüzlük sergileyip albümden çıkan diğer parçalar karşısında hayalkırıklığına uğradıklarını belirttiler. Bununla birlikte bir çok kişi ise, grubun farklı ve çeşitli soundlarına duydukları hayranlıklarını gizlemedi.
1994 yılında grubun “My Iron Lung” adlı EP’si çıktı. Amerika’daki tüm radyolar; albümden çıkan ‘Fake Plastic Trees’ adlı single’ın üzerine atladı. Bu single aynı zamanda, 1995 yılında piyasaya çıkan “Clueless” adlı filminde soundtrackinde bulunuyordu. Böylece grup sonunda ‘Creep’ şöhretli müzik hayatlarından kurtuluyordu.
‘Fake Plastic Trees’in yavaş ve neredeyse kederli bir havası vardı, sanki daha önce çıkardıkları hit parçalarının kederli bir öğüdüydü. Bu sırada grup, neredeyse dünya nüfusuna yakın bir hayran kitlesi elde etti. Bu hayranlar arasında R.E.M.’in üyeleri de vardı ve Radiohead’e 1995 yılında yaptıkları Avrupa ve Amerika Turneleri sırasında ön gurupları olmalarını teklif ettiler. Bütün bunların yanısıra diğer gruplarda Radiohead’e olan saygılarını grubun parçalarının coverlayarak gösterdiler. Tears For Fears, grubun ‘Creed’ parçasının canlı performans kaydını yaptı ve bunu B-Side adı altında piyasaya sürdü. Ayrıca The Pretenders grubu da ‘Creep’i yorumladı. Bu parça grubun Isle of Video kliplerinde sunuldu fakat kayıt, cd’de yer almadı.
Grubun bir başka hayranı ise Alanis Morissette. Morissette, 1995-1996 yılında verdiği her konserinde ‘Fake Plastic Trees’i söyledi. Aynı zamanda gruba, 1996 Ağustosun’da yaptığı turnede birlikte sahne alma teklifinde bulundu.
Grubun ikinci albümü "The Bends" ise 1995 yılında piyasaya çıktı.
Radiohead üçüncü albümlerinin çalışmalarına 1996 yılının ilk yarısında başladı. Fakat işi ancak Alanis Morissette’le çıktıkları turneden sonra ciddiye alabildi. Grup, albüm kayıtlarını aktrist Jane Seymor’a ait 14. yüzyıldan kalma bir malikanede gerçekleştirdi. Bu bina aynı zamanda Cure’un, “Wild Mood Swings” albümlerini kayıt ederken de kullandıkları yer olarak gayet şöhretliydi.
Kayıtlara başlandığında albümün adının “Ones and Zeros” olması kararlaştırılmıştı. Fakat 1997’de kayıtlar birer birer tamamlanmaya başladıkça albümün adı da “OK. Computer” olarak değişti. Prodüktörlüğünü Nigel Godrich'in yaptığı albümdeki parçalar, görkemli balo salonundan geçitlerine kadar Seymour Malikanesinin farklı köşelerinde kaydedildi. Basçı Colin Greenwood, New Musical Express’le yaptığı bir röportajda elde ettikleri müzikal kaliteyi “uçmuş bir Radiohead” versiyonu olarak değerlendirdi. Albümden çıkardıkları ilk single ‘Paranoid Android’, İngiltere müzik listelerine, 3 numaradan girdi. Bir sonraki ay ise parça bir numaraya yükseldi.
Radiohead, piyasaya sürdükleri albüm “OK Computer” için turnelere çıkıp Amerika’da, Kasım ve Aralık ayında daha fazla şova çıkmayı kabul ettikleri halde yeni ve farklı bir müzik tarzı planlıyordu. Grup, DJ. Shadow’a üzerinde çalışması için ‘Subtrerranean Homesick Alien’ parçalarını verdi. Aynı zamanda “Ok. Computer” albümünün tümünü, remix versiyonunu hazırlaması için Massive Attack’e önerdi.
Temelinde bir indie grup olarak türeyen Radiohead, ‘Creep’ ile birlikte global bir mikroskobun altına itilmiş ve “OK. Computer”ın sismik mastır çalışmalarıyla birlikte kendilerini, büyük bir itinayla düzenlenmiş ileriyi gören tanrılar olarak buldu.
Thom Yorke’un çaba göstermediği ıstrabı elbetteki yeni bir şey değil. Fakat müzikal olarak grup, “Kid A” için nerdeyse bütün diğer yol gösteren levhaları daha öncede dikmişti. Başından sonuna kadar gitarlar, 21. yy ses teknisyenlerinin klostrofobik tuzağına düştü, elektronik olarak uyguladıkları kes yapıştır tekniği Radiohead’in iskelet yapısını lekeledi.
Prodüktörlüğünü Nigel Godrich'in yaptığı “Kid A” albümü, elektro fx ve atmosferiklerin bir bütününden oluşuyor. Seken vuruşlar ve music-box tekniği, Yorke’un pervane sesi gibi robotlaşmış haykırışları albümü acımasızca karmakarışık bir hale sokuyor. Çatırdayan ve ufalanan ritmler yere düşen demir paraların sekmesine karşı Yorke sesiyle melodiyi taşıyor.
Açıkçası grubun diğer yarısının “Kıd A”yle nasıl başa çıkacağı bilinmiyor. Söylentilere göre parçalardan birinin yapımı nerdeyse bir yıl sürmüş ve bu albüme dahi konulmamış. Bir başka söylenti ise bu parçanın Yorke’un solo albüm çalışmasında olacağı yönünde.
“Kıd A”, doğal olarak inatçı denemelerle ve hoşgörülü bir şekilde, Radiohead’in mükemmeliyetine feragat ediyor. Aynı zamanda bu albüm, şaşırtıcı akıl edilmez siperlerlerine rağmen elde ettikleri cesaretli zaferleridir. “Kid A” albümünü dinlemekle bir daha asla vazgeçemiyeceğiniz bir virüsün sisteminizden içeri sızmasına imkan veriyorsunuz demektir