İki buçuk senedir ortalıkta yoktu. Acılar
yaşadı, hatalarıyla barıştı, ferahlayıp
döndü Şebnem Ferah. Fanta Kayseri
konseri öncesi, “içine akıttığı” son albümü
“Kelimeler Yetse” üzerine konuştuk.
.Diyelim ceza kanununu öyle bir şekle sokmuşlar ki, işlediğiniz bir suçun cezası bundan sonra asla müzik yapmamak...
Ay çok fena olur, düşünemiyorum bile. Belki albüm yapmaktan vazgeçerim, ama müzikten asla; imkanı yok! Beynim öyle çalışıyor çünkü.
.Bir Şebnem Ferah şarkısını başka biri hakkıyla söyleyebilir mi?
Zor soru.Elbette ki söyleyebilecek birileri vardır, ama ben hiçbir zaman sadece sesiyle şarkı söyleyen insanları sevmedim. Teknik anlamda iyi şarkıcı olmanın çok anlamı yok. Üç dakika terleyeceksin, başka bir şey olacaksın yani. Bu da kendi hayatını söylüyor olmaktan geçiyor. Birinin senin için yazdığı ısmarlama bir şarkıyı söylemiyorsun da, odanda kapanıp içini akıtıyorsun. Hayal gücü geniş biri olur, benim yaşadıklarımı anlar ve hakkıyla söyleyebilir belki. Türkiye`de dinlediğimizde tüylerimizi diken diken edecek az şeyin bulunmasının nedeni de bu. Herkes kapasitesinin çok altında yaşıyor.
.Albümün adı “Kelimeler Yetse”. Kelimeler kifayetsiz de, şarkılar nasıl?
Yazarken, stüdyoda, konserde; müzik her haliyle bana yetiyor. Zor olan kısmı içinde büyüttüklerini, onlara güçlü bir form bulduktan sonra başkalarıyla paylaşmak. Bunu yaparken çok şey beklemiyorum, hayatımı kolaylaştırıyor olması yeter.
.Bir şarkınızda 30 yaşında ve hayatın ortasında olmaktan bahsediyorsunuz. Hayatın ortasında manzara nasıl görünüyor?
Bunun yaşla değil, tecrübeyle ilgisi var. Müziği sahne üzerinde yapmaya başladığım 18, 19 yaşımdan beri hep müzik düşündüm. Öyle ki bazı şeyleri yaşıtlarımdan daha geç öğrendim. Kadın olmayı da daha geç hissettim, bazı iletişim parametrelerini de geç öğrendim. Birdenbire büyüdüm ve kendimi ifade edebilmeyi de öğrendim aslında. Geçen zamana şöyle bir baktım, aynadaki halimden memnun oldum, kendimi sevdim, hatalarımı sevdim. Daha gençken mutlak mutluluğu arıyor insan. Bir şey var olunca herşey çok güzel olacak sanıyorsun. Yaş ilerledikçe önemli olanın güzel yaşamak olduğunu anlıyorsun. Çimene ayağını bastığında başka bir tür basıyorsun.
.Albümün açılış cümlesi: “Biriyle fena halde konuşmaya ihtiyacım var”. Albüm bu ihtiyacı tıkadı mı biraz olsun?
Gerçekten çok ihtiyacım vardı. Üstelik hayatımda hiç kimseye kalbimi bu kadar açmadım. İçimden ne geliyorsa onu yazdım. Benim çok tatlı dostlarım var, ama galiba günlük hayat dertleşmelerini beceren bir insan değilim. Çok söz etmem kendimden. İnsan evladıyız, bir yerden patlıyor işte. Bu da benim akıtma biçimim.
.Albüm sonrasında tam da bu yüzden bir takım ahlak tartışmaları, magazinel göndermeler yapıldı. Siz konuşuyorsunuz da insanlar mı dinlemeyi becermiyor?
Ben pat diye ünlü olmadım, adım adım gelişti herşey. Yaptığım şeyde müzik dışında insanları ilgilendiren bir yan olduğunu farketmem çok vaktimi aldı. Tamam, kendini o kadar açarsan konuşulur, ama aleyhime işleyeceğini zannetmiyorum. Müzik yapan insanlar ancak kendi kendilerini mahvedebilir. Ben etrafımın ve kendimin farkındayım; beni ancak ben mahvedebilirim. Bir insanın tüyleri diken diken dinlediği bir şarkı için gidip albüm satın alması çok özel bir ilişki. Bunu gazetelerde yazılmış iki satırla sağlayamazsınız da bozamazsınız da. Belki de çok safça düşünüyorumdur.
.Bu, zaman içinde gayri ihtiyari bir otosansüre yol açabilir mi?
Ben zaten yıllardır otosansürle yaşadım. İlk üç albümüm boyunca, içimden geldiği halde kendimi tuttuğum çok oldu. Albüm çıkarmanın tam anlatamayacağım başka bir havası var, kemancı`da müzik yapmaya benzemiyor, kendini bir şekle sokuyorsun. İşte bu samimiyetsizliği farkettim ve bunu kırabilmek için uğraştım o kadar zaman. Benim içimde ateş yanıyor. İnsanlara bunu haber vermem lazım. Tam tersine, kendim için yeni bir dönem oluşturduğuma inanıyorum. İnsanlar bu yüzden küstüler bu sektöre. 70 milyonluk ülkede fırtınalar koparan bir albümün bir milyon satıyor olduğuna ben inanmıyorum. Bir yerlerde bir hata var. Ben bu hatanın bana ait kısmıyla ilgileniyorum, bir şeyler yapıyorum, her türlü sonucuna da katlanırım.
DAHA BURALARDAYIM; SADECE “KISA” BİR ARA...
.İki buçuk yıl boyunca hayranlarınız bir türlü canlı canlı dinleyemedi sizi. Uzun süre konsere çıkmayınca insan neye benziyor?
En önemli beslenme kaynağından eksik yaşıyorsun en başta. Sahne benim kendimi en mutlu hissettiğim, performansımı en beğendiğim ve en fazla doyduğum yer. Böyle bir araya ihtiyacım varmış. Üst üste çok fazla şey yaşadım. Dahası hiçbirini de yaşamamış gibi davrandım. İnsan yoruluyor bir yerden sonra, durmak ve kendini dinlemek istiyor. Bir de müziğimde enerjiye ihtiyacım vardı. “Perdeler”i yapıp bitirdikten sonra benim daha fazla beslenmem lazım, dedim kendi kendime. İki buçuk yıl şimdi bize uzun görünüyor, ben çok uzun yıllar sahnede olmak istediğim için, aslında gayet kısa bir ara bile sayılabilir.
.İlk kavuşma Fanta turnesinin birinci ayağında İzmir`de vuku buldu. O güne dair nasıl şeyler yazılabilir bir günlüğe?
Çok güzel... Dinleyicilerimin kurduğu bir internet sitesi var ve kurucuları da İzmirli. Yani İzmir benim beklendiğim bir yerdi. İki buçuk yıl görmediğim arkadaşlarımla buluşmuşum gibi oldu biraz. Bana üç dakika sürmüş gibi geliyor, o kadar süperdi. Konserlerde zaten ben kendimi şarkı söylüyor gibi değil, yukarıdan aşağıda olup biteni seyrediyormuş gibi hissediyorum