İstanbul Atatürk Havalimanı ve İzmir Adnan Menderes Havalimanının işletmesini elinde bulunduran TAV adlı özel bir şirketin aylık ücretsiz dergisi olab The Gate'in Ekim sayısında Şebnem Ferah röportajı var(dı).
ROCK'IN SEVGİLİ ŞEBNEM'İ...//BELOVED SEBNEM OF ROCK
Senfoni orkestrasıyla verdiği konserle büyük beğeni taşıyan Şebnem Ferah müziğin her türünü seviyor ve dinliyor. Üretimini yaptığı Rock'ı ise "bazen bir senfoni kadar heybetli, bazen de bir çocuk şarkısı kadar basit ve saf olduğu için seviyor.
"Müzik dünyam; kurallarını tamamen kendimin koyduğu, sınırlarını kendimin belirlediği, içeriğini, yoğunluğunu, enerjisini kendimin saptadığı, çok doyurucu, manevi olarak inanılmaz besleyici bir dünya... Gerçek yaşam ise daha çok karmaşık, bazen hiçbirşeyin bizim elimizde olmadığı bir form... Birbirinden uzak iki kutup arasında sürekli yolculuk yapmak bazen çok yorucu ve yıpratıcı geliyor. Ama herşeye rağmen ikisi arasında bir paralellik kurmak mümkün, tabii eğer isterseniz. İstedikten sonra da; arada birbirini ikisinden ayıran katmanlar birdenbire çok şeffaflaşıyor. Bazen de kontrol edemeyeceğiniz sebebler yüzünden yine aynı katmanlar Çin Seddi'ne bürünebiliyor. Bu çok uzun, kelimelerle anlatmaya çalısılması zor ve hep eksik kalacak bir konu ama müzüik yapmayı sevdiğiniz zaman; zaman içinde bu karmaşadan bile olumlu şeyler çıkarıp zevk alacak birine dönüştürebiliyorsunuz. Çünkü müziğin çok saf bir tarafı da var. Elinize gitarı alırsınız, kendinizi bırakırsınız ve ortaya birşeyler çıkmaya başladığından itibaren birdenbire tüm karmaşalar ortadan kaybolur, güzel, saf, kendine has, basit ama yoğun bir tecrübe yaşarsınız.. Bu yüzden müiği yaparken ayrıntılar üzerine çok düşünmek yerine bunları sadece 'hissederek' yönlendirecek tecrübeye sahip olmak önemli sanırım. Beyninizle değil de kalbinizle hareket etmekten korkmayacağınız alanlardan biri müzik olmalı"
Müzik yolculuğu ile hayat yolculuğu, müzik öğretmeni sevgili babası nedeniyle handiyse ilk andan itibaren eşleşen Şebnem Ferah iki dünyası arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor.
İlk notaları içinde duyuşunu, " Çocukluğumdan bu yana müzikle hep çok yoğun bir ilişkim oldu. Kendimi bildim bileli de şarkı söylemeye ne kadar meraklı olduysam, müzik yapmaya çalışmaya da o kadar hevesli oldum. Enstrumanlarla tanıştığım zamanlarda normal etütlerimin yanısıra besteler de yapmaya çalışırdım. İlk bestelerimi 13-14 yaşlarındayken yapmaya başladım. O dönemlerde genellikle ve yoğunlukla rock müzik dinlediğim için benim içimden çıkan ve hayal ettiğim müzikte doğal olarak bu türe yakın oldu" diyor. Rock'ı çok seviyor çünkü, " Bir rock grubundan çıkan bir müziğin bazen kalabalık bir senfoni orkestarsı kadar heybetli. bazen çocuk şarkısı kadar saf ve basit gelebileceğine tanık olursunuz. Kendinizi nasıl hissediyorsanız, öyle davranırsınız. Bana daha gerçek gelir. Performans konusunda başka müzik türlerinde karşılaşamayacağınız kadar çeşitlilikle karşılaşırsınız. Rock tarihinde kendi stilini yaratmış. çok müzisyen vardır. enerjisiyle, dinamizmiyle bana diğer müzik türlerinden her biraz daha fazla zevk vermiştir, çok beslemiştir. Ancak bir müzisyen olarak herhangi bir müzik türüne de kapalı olmadığımı da söylemeliyim. Hepsinden faydalanmaya çalısıyorum.
"Bir müzisyen olarak şarkı yaptığında, o şarkıda o güne kadar yaşadığı hayatı da vardır."
Açıkhavada senfoni orkestrasıyla vediği konserin devamının geleceği müjdesini veren sanatçı, " Herşeyden önce hepimiz için çok keyifli ve doyurucu bir tecrübeydi. Bu konseri Ankara, İzmir gibi birkaç şehre daha taşımayı arzu ediyorum. Ancak kalabalık ve dolayısıyla maliyeti normal konserlere göre çok yüksek bir proje olduğu için şimdilik ön hazırlık aşamasındayız. Umarım bir yolunu bulabiliriz. Bu sıralar en büyük hayalim, en büyük heyecan kaynağım bu. Sahnedeyken bizim yaşadıklarımız o kadar güzeldi ki, bunun tekrarırının olmasını gerçekten çok arzu ediyorum. Çünkü aynı ölçüde dinleyicilere de mutluluk yaşatmak böyle durumlarda dahamümkün olabiliyor."
Yalova'da doğan, Bursa'da ve Ankara'da okuyan ve İstanbul'da zirveleri yakalayan sanatçının başarısında her şehrin etkileri farklı, " Bir müzisyen olarak şarkı yaptığında, o şarkıda o güne kadar yaşadığı hayatı da vardır. Somut bir şeyden ve bunun sözlere yansımasından söz etmiyorum. Dolayısıyla tüm şehirlerin benim müzikal yolculuğumdaki etkileri büyüktür. Yalova'dayken çok küçüktüm ev ailem sayesinde bir çocuğun alabileceği müzik derslerini almaya başladım. Yetenekli olduğumu farkettiğim, kendime güvenmeye başladığım ve müziği de çok sevmeye başladığım yıllardı... ama sanırım ilk ateşi Bursa yakmıştır. Kolej sınavlarını kazandıktan sonra yatılı öğrenci olarak Bursa'da eğitim görmeye başlamıştım. Okul dışındaki tüm vaktimi müzikle geçiriyordum, müzk en yakın arkadaşımdı. Bu arada müzikal hayatımda çok önemli bir yeri olan, o dönem müzisyenlerinin hepsinin kalbine "Sedat Abi" olarak yerleşen Sedat Yıldırım Sancı Bursa'da bir stüdyo kurmuştu ve ben de o stüdyoda bir çok toplulukla provalar yapmaya başladım. Volvox Bursa'da kuruldu. İlk kez sahneye Bursa'da çıkıp şarkı söyledim, gitar çaldım. Sanırım müzikal yolculuğumda yeri diğer şehirlere göre daha baskın. Ankarada'yken ODTÜ'de okuyordum. Grubumun diğer üyeleri ise İstanbul'da olduğundan kendimi çok yanlız ve işe yaramaz hissederdim. Bu yüzden okuldan eve döndüğümde, hergün bir albümü baştan sona; sözüyle, müziğiyle, gitar partlarıya çıkarır, etüt ederdim ki; bu çalışma metodu size hiçbir okulda zorla öğrenemeyeceğiniz şeyler öğretir ve müziğe çok hakim olmanıza yardımcı olur. O dönem kendi kendime müzikal olarak çok şey öğrendim. İstanbul'a geldikten sonra ise tamamen başka bir yolculuk başladı. Performans yapmaya başladığımız ve bunu çok sık; neredeyse haftanın beş günü yaptığımız için sahne tecrübesi edinmeye başladım. Bu da bir müzisyenin mutlaka yaşaması gereken dönemlerdendir. Bugüne baktığımda, az önce kısaca anlatmaya çalıştığım tüm detayların üstümde büyük etkisi vardır. Bu yüzden bulunduğum tüm şehirleri ve etkilerini seviyorum"
Şebnem Ferah dinleyicilerine çok sevilmeyi büyük bir mütevazılıkla karşılıyor ve kendince nedenlerini şöyle sıralıyor; " Eğer böyle bir durum varsa ve bunu sağlayan en önemli şey dinleyici arkadaşlarımla tamamen 'müzik' üzerine bir ilişki kurmaya çalışmam ve güzel şarkı lar yapmaya çalışıp, bunları en iyi şekilde performe etmeye çalışmamdır. Hep uzun vade de dinlenebilecek, moda olmaktan ziyade 10 yıl geçse de dinlenebilecek şarkılar yazmaya çalıştım. Sevilmek de bunların sonucunda ortaya çıkan bir sonuç olsa gerek. Bu ilgiden çok zevk aldığımı ve bu ilişkiye çok saygı duyduğumu söyleyebilirim. Diğer taraftan hepimiz insanız,bazen kötü bir gün yaşıyor olabilirsiniz, ya da kötü bir haber alıp sahneye çıkmak zorunda kalabiliyorsunuz. Böyle zamanlarda çok güleryüzlü ve enerjik davranmak imkansızdır. Dolayısıyla dengeyi kurmak zor olabiliyor ama elimden geleni yaptığımı düşünüyorum."
Yazı/text: Tansel Tüzel