Daha önce hiç böyle bir şey yazmadım, daha önce ölmeye ihtiyacım olmadı çünkü bu yüzden bu şey nasıl yazılır bilemiyorum. Ölmek için biraz acele ettim, bileklerimi kestikten sonra geldi aklıma geriye bir intihar mektubu bırakmak, kağıt bu yüzden biraz kanlı. Sanırım kendimi ne için sizden aldığımı merak ediyorsunuz, neden bu boyut değişimi? Neden bu trajedi? Zaten dünyanızda bir kişinin ölümü trajedi, milyonların ölümü ise istatistik oluyor… Ama yoo intiharı seçmemin nedeni tam olarak dünyanızın sosyal ve ekonomik idare biçiminden sıcak ve soğuk savaşlardan, salgın hastalıklardan falandan filandan kurtulmak istemem değil. Bana kalırsa siz bunlarla sadece eğleniyorsunuz. Ama benim konum bu değil. Yitip gitmeyen aklımdan çıkmayan beyaz yüzlü bir peri var unutamıyorum. Onu kalbimden atamıyorum, zaten unutmak istemiyorum yada ne istediğimi bilmiyorum. Zaten bütün konu da dünyanızda beyaz yüzlü periden başka isteyeceğim hiçbir şey olmaması, onun bana döneceği de yok. İşte bu bana anlatımsız bir acı veriyor.
Son zamanlarda bir çok gerilim filmi seyrettim, bıçaklı katiller, yanık yüzlü zombiler, şeytanlar, ifritler, kan, et, cerahat… Amacım ölüm görmek değil, acı görmek. Mesela gözlerinin önünde sevgilisi bir zombi tarafından diri diri yenen bir aşığın çektiği acıyı izlemek, bu bana mutluluk veriyor, “Benim çektiğimden fazlası da olabiliyor, yine ben iyiyim” deyip rahatlıyorum.
Hayır, hayır, hayır en büyük acı kendiminki, Tanrı’ya kızgınım, kadere kızgınım, onun yaşadığı kente kızgınım, gök yüzüne kızgınım, ondan sonra birlikte olduğum kadınlara kızgınım. Şu an başım dönüyor, ellerim titriyor, sanrım vakit yaklaşıyor. “Sanırım vakit yaklaşıyor” bu replik o aptal gerilim filmlerinde çok kullanılıyor. Sanırım ben terk edilmiş güçsüz aciz aşığı oynuyorum şu an, s***ir et, bileklerimden süzülen kanın ılık kokusu burnumu yakıyor. Nede çok kanadı, zaten son hemogram testinden sonra doktorum bende iki insana yetecek kadar kan olduğunu söylemişti, sanırım birisi boşaldı, neyse… Kanımın ılık kokusu demiştim bu senin beyaz boynundan sonra duyduğum en güzel koku, ama bunun rengi farklı sanırım bu bir intihar mektubu olmaktan çıktı, bunu okuyan kişi benim şu anki ruh halimle karşı karşıya gelecek, yazmak istediğim birkaç şey daha var ama artık kalemi tutmakta zorlanıyorum. Neyse, yazabileceğim en büyük gerçeğimi yazarım olur biter. Seni çok sevdim beyaz yüzlü peri…
Alıntıdır , gerçeklik iddiası yoktur...